Bakan Yıldız'dan Önemli Açıklamalar
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR !
LPG'YE ZAM
LPG'YE ZAM
Sıkıyorsa Gelsin Satsın
Sıkıyorsa Gelsin Satsın
Haber
09 Eylül 2013 - Pazartesi 14:58 Bu haber 2331 kez okundu
 
Bakan Yıldız'dan Önemli Açıklamalar
- Haberi
Bakan Yıldız'dan Önemli Açıklamalar

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Habertürk Televizyonu canlı yayınında soruları yanıtladı ve gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. işte Bakan Yıldız’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar: Kılıçdaroğlu’nun Kuzey Irak ile Alakalı Açıklamaları Kılıçdaroğlu’nun ana kaygısı; Enerji Bakanlığımızı, Ak Parti Hükümetini, söylemleriyle itibarsızlaştırmaktır. itibarsızlaştırma kaygılı söylemlerin bir riski vardır, eğer karşınızdaki kişiye dokunmuyorsa gelip sizi bulur. Ben şu anda kendi itibarlarıyla ilgili ciddi bir yara aldıkları kanaatindeyim. Dün saat onbire beş kala bir zarf gönderdim Sayın Kılıçdaroğlu’na itafen. Benim gönderdiğim zarfı alamayacaklarını söylemişler. Bu (Erbil’e) izin belgeleriyle alakalı bir konuydu. Kendileri almadığı için ben basın yoluyla iletiyorum. Türkiye bir hukuk devleti, bir aşiret devleti falan değil, eğer kendisi öyle görüyorsa; ben ayrıca kahve ağzını üslupsuzluğu da hiç katmıyorum. Erbil’e gidecekken Kerkük’e gitmişim yanlışlıklarını da vakai adiyeden sayıyorum benim öyle bir programım falan yoktu. 3 Aralık’ta bu iznin hem merkezi Irak hükümeti ulaştırma bakanlığı ve dışişleri bakanlığı tarafından yazılan muvafakat verildiğine dair yazıdır. Burada diyor ki “Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın Başkanlığındaki Türk delegasyonunun c 560 tipi bir uçakla gereken iniş izninin verilmesine” Yani bu, gereken iznin 1 gün önceden alındığına dair belgedir. Burada açıkça belirtiyor.  Diyor ki bu bakan Erbil’e 4 Aralık’ta gidecektir. “Merkezi Irak hükümeti bu izni vermekten dolayı onur duyar” diyor. Ben bu yazıları alarak yola çıkmışım. Sayın Kılıçdaroğlu’nun böyle bir yanlış üzerine gereksiz sualin lüzumsuz cevabını vermek üzere bu konunun üzerine atlamasını da Türkiye adına üzüntü verici olarak buldum. Bununla ilgili gensoru verilmişti. Bu evrakları grup başkan vekillerine ibraz ettik. TBMM genel kurulunda da bahsettik. Dün program sırasında bu evrakları tekrar gönderdim alamayız demişler neden gerçeklere gözlerinizi kapatıyorsunuz. Bunlar manşetlerde yayınlandı. Hadi siz bilmiyorsunuz CHP grup başkan vekillerine bu evrakları verdik. Bizle konuşmuyorsunuz bari niye kendi aranızda konuşmuyorsunuz. Böyle bir komik duruma düşmekten bir genel başkan sakınmaz mı kendini? Bu evrakları tekrar kendisine göndereceğim. Ben Ak Parti Hükümetlerinin bakanıyım izinsiz bir yere gitmiş olamam. Kurumsal hafızasını artı yönde geliştiren Ak Parti Hükümetleri böyle bir hatayı yapmaz. Şimdi ben Iraklı kardeşlerimize ne diyeyim? yani sizin böyle bir evrakınız var, siz yazıyı okumuyor musunuz mu diyeyim? Yoksa Iraklı kardeşlerim böyle bir konuyu atlamışlardır, böyle bir yanlışı sehven yapmışlardır dedim ben. Bunu ben bir devlet ciddiyeti içerisinde söyledim. Bu konuyu bilmediğim için değil. Bu evraklar uçağa bindiğimde de benim elimdeydi. Şimdi ne için Kılıçdaroğlu böyle bir yanlışın üzerine atlar. Ne için Irak’ı savunmak adına Türkiye Cumhuriyeti’nin bir bakanını güya tahfif eder? Hafife almaya çalışır? Ama ben o itibarsızlaştırmanın kendisine döndüğünü bu evraklarla beraber söylüyorum. Bu evraklar bir izin kâğıdıdır ve resmi yazışmalardır. Altında kaşesi vardır ve Merkezi Irak’ın da dosya numaraları, kayıt numaraları, uçuş numaraları ve kuyruk numaraları ile de Bağdat Büyükelçiliğine iletilmiş bir yazıdır. Şimdi kendi aralarındaki irtibatsızlığı, iletişimsizliği ben vatandaşımız adına hoş göremem. Siz kalkacaksınız bir ulusal televizyonda iftira atacaksınız. O iftira, o yalan yatsıya kadar bile sürmedi biliyor musunuz? Bakın şu anda üzerinden 12 saat geçmedi ve ben bu evrakları açıklıyorum burada. Yazık günah değil mi? Biz muhalefetinde belli bir seviyede olmasını istiyoruz. Ama bu seviyesizliği ben kabul edemem. O açıdan ben vatandaşımızın orada son derece sakin, güzel anlatımlarla vatandaşımızı etkilemeye dönük, bu yalanın evraklarını ben burada sunuyorum. Bu Sayın Kılıçdaroğlu’nun yalanının evrakıdır. Daha sonra biz oraya yola çıktığımızda, biz şimdi izin vermiyoruz diye yazı gönderiyorlar. O da merkezi Irak Hükümetinin ayıbıdır. Şimdi ben kalkıp bunları sürdürülebilir bir ilişki için söylemiyorsam, ne için bunu istismar ediyorsunuz. Evrakı da ben gönderdim CHP Grup Başkan vekillerine. O yüzden dün akşamki konuşmayı sehven yapılmış bir konuşma olarak görmüyorum, kasten ve maksadını aşan bir konuşma olarak görüyorum ve iade ediyorum kendisine. 2020 Olimpiyatları Ben Tokyo kazanır değil, istanbul kazanır diye düşünüyordum ama Tokyo’nun kazanmasının veya kaybetmesinin nükleer gerekçelere bağlanmasının doğru olmadığına inandığımı belirtmiştim. Arkadaşlarımıza da bunun yorumunu yaptığımızda bunu özellikle konuşmuştum. Nükleer güç santrallerinin nasıl Türkiye için Suriye’deki, Mısır’daki olan olayların bölgemizdeki istikrarsızlıkların dezavantaj olarak kullanılmaması lazımsa Japonya içinde nükleerin bir dezavantaj olarak kullanılmaması gerektiğini söylemiştim. 442 tane nükleer santrale sahip olan dünyanın, otuz tane gelişmiş ülkenin Tokyo’daki olimpiyat düzenlemek için dezavantaj olmadığını biliyordu. Bizim iyi olmamız başkasının kötü olmadığı anlamına da gelmiyordu. Kazanamamak bu emeklerin boşa gittiği anlamına gelmez o yüzden ben durmak yok yola devam diyorum. Nükleer Santral Projesi Nükleer santralle ilgili bugün bir toplantımız olacak. Bizim siyasi hiçbir olaydan etkilenmeyecek tarzda bir teknik gerçekleştirme olarak görüyoruz nükleer santrali yani bugün hep soruluyor Suriye’de, Rusya ile aynı düşünmüyorsunuz nükleer santrale bir zarar gelir mi? diye; ben gelmez diye düşünüyorum bunla ilgili teknik çalışmalarımıza devam ediyoruz.  Bizim 2019 yılı elektrik üretimiyle alakalı hedeflerimizde şuanda herhangi bir şaşma söz konusu değil. Sanayi Üretim Rakamları Türkiye büyümesine, Türkiye gelişmesine ve Türkiye değişimine devam ediyor. Her türlü olumsuz iklim şartlarına rağmen yani bölgemizdeki siyasi istikrarsızlıkları kast ederek söylüyorum Türkiye yoluna devam ediyor. Çünkü Türkiye’nin elinde çok önemli bir rezerv potansiyel avantaj var oda Türkiye’nin siyasi istikrarının sürdürülebilir oluşuyla alakalı kanaatlerin artık bir inanca dönüşmüş olmasıdır. Bu konuda sayın başbakanımızın kararlı tutumu ve bu ülkenin idaresine konan irade artık pekişmiş durumda. Bakın bölgemizdeki gerek Suriye ile alakalı gerekse Mısır ile alakalı olumsuzluklar eğer 10 yıl önce olsaydı Türkiye şuanda oturduğu yerden kalkamazdı. Türkiye o yüzden hem sanayi ile alakalı hem elektrik üretimleriyle alakalı hem de elektrik tüketimleriyle alakalı bu bir göstergedir büyümesine devam ediyor. Bakın 2012 yılında, daha geçtiğimiz yılda Türkiye’de elektrik kurulu gücü %8,1 büyüdü, bu yıl’da benzer bir rakam çıkacak tüketimde %5,2’ler civarında büyüdük, ekonomik büyüme %2.2 civarında olmasına rağmen. Bu önemli bir avantaj katıldığımız uluslararası toplantılarda bu rakamların bizden tekrar teyidini istiyorlar, bu rakamlar doğrumu diyorlar ve Türkiye’de yatırım ortamının (en son analistlerde bunu konuşmalarında vurguladılar) yatırımlarına devam etmek durumundadır çünkü Türkiye büyüyor dediler.  Türkiye’nin en önemli konularından bir tanesi bu bölgedeki olumsuzluklara rağmen bu iradesini gösteriyor olabilmesidir. O yüzden sanayideki ihracatımızdaki rakamların artışı buna bağlı olarak elektrik üretimleri ve tüketimleri ile ilgili artış bunun en temel göstergelerinden bir tanesidir.   Mısır ve Suriye Bölgemizdeki olayların bizim maliyetlerimizle alakalı olumsuz yansımaları muhakkaktır. Yani hiç bir şey olmamış gibi davranamayız. Çünkü bölgede çok önemli şeyler oluyor. Biliyorsunuz Hürmüz boğazı ile alakalı gerekse Süveyş kanalı ile alakalı dünya petrol ticaretinin önemli bir kesimi burada dönüyor. Yani Suriye’ye komşu bu bölge’de bulunan dünya’nın en büyük petrol ve doğalgaz üreticisi ülkeler iran, Irak, Suudi Arabistan’ı katarsak dünya’nın petrol üretiminin neredeyse yarısına karşılık gelen petrol üretimi bu bölgede yapılıyor. Bunların ticaretlerinin kesintiye uğrayacak olması endişesi tabi ki maliyetleri arttırır. Mısır’daki 3 Temmuz’daki darbenin Türkiye’ye 1 aylık faturası 300 milyon dolar civarındadır. Mısır’ın ve Suriye’nin dünyaya petrol üretimiyle alakalı ne tüketimine ne de üretimine çok dominant, çok yüksek bir etkisi yoktur. Ama buna rağmen fiyatları %10’lar civarında fiyatları tahrik etti ve yükseltti. Bu bizim için olumsuz bir durumdur.  FED’iN yaptığı açıklamalar döviz fiyatlarında olumsuz bir sinerji oluşturdu.   Şuanda dolar 2.04’ler civarında. Biz bir 1.87’ler, 1.88’ler civarındaki maliyetlerimizle bu işe başladık. Yani şuan son yürüttüğümüz bütün bu eylül ayı maliyetlerine bu rakamlarla başladık aradaki fark kadar 103 dolarlık ham petrolün 113, 115 dolarlara çıkması döviz fiyatlarının bu dediğim rakamlara ulaşması her birisi bizi olumsuz etkileyen unsurlardır. Bunu gerek kamu, gerekse özel sektör olarak gerek vatandaşımız, gerekse sanayicimiz olarak hep beraber ödüyoruz. O yüzden Sayın Başbakanımız yüksek sesle bunu söylüyor. Biz orada hiç bir şey olmamış gibi nasıl davranırız? Bırakın ekonomiyi önce insani gerekçelerle onlar bizim kardeşlerimiz ve orada bir yangın var o açıdan bunların olumsuz tesirlerini hep beraber görmek durumundayız ne yazık ki. Doğalgaz Zammı Şimdiden benim bir şey söylemem doğru değil. Bunu hem hazine ile hem maliye ile beraber görüşüp o şekli ile belirliyoruz. O da şu maliyetlerimizin arttığı muhakkak biz doğalgaz fiyatını 28 tane Avrupa birliği üyesi arasında en ucuz alan ülke değiliz ama en ucuz satan ülkeyiz şimdi bu nasıl yapılıyor, nasıl oluyor? Gerek Ak Parti hükümetimizle beraber çizen politika ve stratejilerinin enerji ile alakalı kalemlerin çok ciddi bir yansıması olarak görebiliriz. Yerli kaynaklarımızın ve yenilenebilir kaynaklarımızın dengelenmesi ve balans edilmesiyle alakalı bir husus olarak görebiliriz. Bakın ham petrolün varili 115 dolarlar civarında. 102-103 dolarlarla başladık nereden bakarsanız bakın %10 döviz fiyatlarında da benzer hatta daha yüksek bir artış oldu. Biz döviz fiyatıyla döviz alıp TL ile satan bir yapıdayız. Yani her dövizin fiyatını yükseltmiş olması bizi açık pozisyona daha çok sokuyor ve bunun Türkiye’ye bir yıllık maliyeti bu haliyle devam etse maliyeti 3 milyar dolar civarındadır. Bu ciddi bir rakam, büyük bir rakam bunları biz vatandaşımızın lehine, sanayicimizin lehine, tüccarımızın lehine dengelemeye ve balans etmeye çalışıyoruz, kendi içimizde o maliyetleri eritmeye çalışıyoruz. Ben bu bölgesel istikrarsızlığın sürdürülebilir olduğu kanaatinde değilim. O yüzdende bu fiyatların sürdürülebilir olmadığına inanıyorum. Yani önemli ve temel bir gerekçem var. Ondan dolayı ben çok kötümser bakmıyorum.    
Kaynak: Editör:
Etiketler: Bakan, Yıldız'dan, Önemli, Açıklamalar,
Yorumlar
Haber Yazılımı