Enerjimagazin-BirleÅŸik Krallık, Haziran 2019'da 2050'ye kadar emisyonları net sıfıra indirmeyi vaat eden dünyadaki ilk büyük ekonomi oldu. 2050 yılına kadar Karbon nötr olma hedefi alan tek ülke İngiltere deÄŸil. GeçtiÄŸimiz bir yıl içerisinde Avrupa birliÄŸi ülkeleri, Kanada, Japonya, Güney Kore gibi onlarca ülke daha bu hedefini ortaya koydu. Dünya toplam karbon emisyonunun %30’undan tek başına sorumlu olan Çin ise 2060 yılında karbon nötr ülke olacağını açıkladı.
Bu hedefe ulaÅŸmak için İngiltere baÅŸbakanı Boris Johnson önümüzdeki dönem için 12 milyar pound bütçeli “yeÅŸil endüstri devrim” planını evvelsi gün açıkladı. Bu planda en dikkat çekici bölüm elektro mobiliteyle ilgili kısım oldu. Plana göre 2030 yılından itibaren İngiltere’de benzinli ve dizel araç satışlarının yasaklanacak. 1.3 milyar pound elektrik ÅŸarj altyapısının yaygınlaÅŸtırılması için, 600 milyon pound elektrikli araç satın alacaklar için teÅŸvik olarak ve ilave 500 milyon Euro Elektrikli araçlarda kullanılacak Li-ion akü geliÅŸtirilmesi ve seri üretime geçilebilmesi için bütçe ayrıldı. Bu teÅŸvik paketleri sayesinde 2030 yılına kadar İngiltere'de 250.000 kiÅŸilik istihdam oluÅŸturulacağı belirtildi. Aslında İngiltere için yasaklama yılı 2040 olarak planlanmıştı. Bu sene Mart ayında tarih 2035’e ÅŸimdi ise 2030 yılına çekildi. 2030 yılında benzinli ve dizel araç satışını yasaklayacağını açıklayan diÄŸer ülkeler ise ÅŸimdilik Hollanda, Danimarka, İsveç, İzlanda, İrlanda, Slovenya. 2040 yılında bu yasağı uygulayacağının söyleyen Fransa İspanya gibi ülkeler, tıpkı İngiltere gibi bu tarihleri tekrar gözden geçireceklerdir.
2020 yılı itibariyle İngiltere ve sözü geçen diÄŸer ülkelerde satılan araçların yaklaşık %10’u elektrikli, Peki elektrikli araçlara %100 geçiÅŸ için 10 sene yeterli mi? Türkiye bu geliÅŸmelerden nasıl etkilenecek?
AVERE Elektro Mobilite DerneÄŸi (AVERE) Türkiye Genel Sekreteri Haluk Sayar, konuya iliÅŸkin açıklamalarda bulundu. Sayar’ın açıklamasında aÅŸağıdaki ifadelere yer verildi
“İşin aslı hedef koymaktan geçiyor”
Bu sorunun cevabı için başımızı Norveç’e doÄŸru çevirmek yeterli. Benzinli ve dizel araçları yasaklama kararı alan ilk ülke aslında Norveç’ti üstelik bu kararını bundan 4 sene önce 2016 yılında almıştı. Bu karara göre Norveç 2025 yılında benzinli ve dizel otomobil satmayacak. Sadece 4 sene gibi kısa bir süre içerisinde geçtiÄŸimiz ay Norveç’te satılan araçların %80’i elektrikliydi. Norveç bugün 2025 yılı hedefine ulaÅŸmaya çok yakın. Dolayısıyla iÅŸin aslı hedef koymaktan geçiyor. Hedef belirlendikten sonra buna ulaÅŸmak için gerekli mevzuatların hazırlanması, finansal enstrümanların yönlendirilmesi, ve adımların izlenmesi ÅŸart.
“Bu geliÅŸmelerin Türkiye’yi etkilememesi mümkün deÄŸil.”
GeçtiÄŸimiz yıl Türkiye’nin yaptığı toplam ihracatın % 16,5’i otomotiv ihracatından oluÅŸtu. Otomotiv ihracatında en büyük pay Avrupa BirliÄŸi (AB) ülkelerinin oldu. 2019'da AB ülkelerinin Türk otomotiv sektörü ihracatındaki payı, 23,4 milyar dolarla yüzde 76,6 olarak gerçekleÅŸti. Türk otomotiv endüstrisi elektrikli araç ya da elektrikli araçlarda kullanılacak ekipman ve donanımları üretemezse, çok yakında ürettiÄŸi aracı ya da ekipmanları satacak ülke bulamayacak. Türkiye’nin kendi elektrikli otomobilini üretecek olması çok güzel, ancak konu bu kadar basit ve tek başına yeterli deÄŸil. Konu tüm Türk otomotiv sektörünü ve baÄŸlantılı enerji, telekomünikasyon vb diÄŸer sektörleri de ilgilendiriyor.
“Temizi varken Kirliden uzak durmalıyız”
Bu süreçte dikkat edilmesi gereken bir diÄŸer konu ise Avrupa’da üretimi sonlandırılacak benzin ve dizel motorlu araç bantlarının Türkiye’ye taşınması ve otomobillerin burada üretilme riski. GeçtiÄŸimiz sene bunun bir örneÄŸini yaÅŸadık, neyse ki üretici firma bu kararından vazgeçti. Åžu marka bu marka Türkiye’de yatırım yapacak, iÅŸ sahaları açılacak ekonomiye faydası olacak diye sakın sevinmeyelim. Bu gibi geliÅŸmeler Türk otomotiv sektörünün uluslararası rekabete kapanmasına yol açabilir, fosil yakıt kullanarak her yıl milyarlarca doları yurtdışına akıtmaya devam etmiÅŸ oluruz. Daha kötüsü iklim deÄŸiÅŸikliÄŸiyle mücadelede sınıfta kalır ve önümüzdeki dönem global ticaret ve ekonominin odağı “yeÅŸil endüstri devrimi”nde yerimizi alamayız.